top of page

Aradığınız yazıyı bulamamanız veya hata alınması halinde arama kısmını kullanarak ulaşabilirsiniz.

Yazarın fotoğrafıAvukat Feyzullah Altaş

İşçinin Bedduasının Haklı Fesih Nedeni Olmadığı (İstinaf Kararı)

İşçi işveren uyuşmazlıklarında, işçinin beddua veya kötü temenni kapsamındaki söylemleri işverenler tarafından iş akdinin feshi olarak işlem yapıldığı görülmekle birlikte; bu tür söylemler işveren açısından haklı neden sayılmamaktadır. Bu konuda açmış olduğumuz davada da yerel mahkeme hatalı olarak davayı reddetmişse de; istinaf mahkemesi haklı olarak kararı kaldırmış ve davanın kabulüne karar vermiştir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyiniyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmış olup; II-b maddesi "İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması" haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır.


Söz konusu hükümde açıkça ne tür sözlerin haklı fesih nedeni sayılmış olmakla birlikte, kötü temenni sayılan beddua gibi söylemlerin haklı fesih nedeni olarak belirtilmediği yer almıştır. Buna ilişkin olarak açılan davada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi da bedduanın haklı fesih nedeni sayılmadığını belirterek işçinin kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesine kesin olarak karar vermiştir:


T.C.

ANKARA

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

29. HUKUK DAİRESİ


DOSYA NO : 2021/2140

KARAR NO : 2022/753

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ...

ÜYE : ...

ÜYE : ...

KATİP : ...


İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ANKARA 7. İŞ MAHKEMESİ

TARİHİ : 17/03/2021

NUMARASI : 2019/... E. - 2021/... K.


DAVACI : ...

VEKİLİ : Av. FEYZULLAH ALTAŞ - UETS

DAVALI : ...

VEKİLİ : ...

DAVANIN KONUSU : Alacak (İşçi İle İşveren İlişkisinden Kaynaklanan)


Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalıya ait iş yerinde 11.09.2017- 01.03.2019 tarihleri arasında depo görevlisi olarak çalıştığını, iş akdinin davalı işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, davacının tazminatlarının ödenmediğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kıdem tazminatı ve ihbar tazminatının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi sunmuştur.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yapmakla görevli olduğu işi gereği gibi ve zamanında yapmadığını, kendisini uyaran arkadaş ve amirleri ile tartıştığını, bu durum çalışanlar arasında sürekli huzursuzluğa neden olduğu için davacının uyarıldığını, dava dosyasına sunulan 12.01.2019 tarihli tutanak tanzim edilerek davacının savunmasının istendiği, olumsuz davranışlarına devam etmesi halinde iş akdinin sonlanacağının bildirildiğini, 14.01.2019 tarihli savunmasında davacının iddiaları kabul etmediğini, ihtar cezası ile uyarıldığını, davacının işyerindeki olumsuz tutum ve davranışlarına devam ettiği için 25.02.2019 tarihinde hakkında tekrar tutanak tutulduğunu, davacının bu konu hakkında savunma vermekten imtina ettiğini, iş yerindeki tutum ve davranışlarını düzeltmeyen, amirlerine hakaret eden çalışma ortamına zarar veren davacının iş akdinin Altındağ 2. Noterliği’ nin 01.09.2019 tarih ve 2939 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile İş Kanununun 25. maddesinin 2. fıkrasının b ve h bentleri gereğince haklı nedenle feshedildiğini, davacının hiçbir dayanağı olmayan kıdem ve ihbar tazminatına ilişkin taleplerinin hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.

İlk derece Mahkemesi tarafından " ... davacının depo personeli olarak görev yaptığı, yanlış ürünler koyması nedeniyle Buğra isimli amirinden çeşitli defalar uyarı aldığı ve müdür yardımcısı ...'e yönelik olarak; "Allah belanızı versin, çocuğunuzdan çıkarsın" dediği anlaşılmıştır. Bu durumda işveren tarafından 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/II-b,h uyarınca yapılan feshin işveren açısından haklı fesih olduğu kanaatine varılmıştır." gerekçesiyle “Davanın REDDİNE” karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili yasal süresi içinde istinaf yoluna başvurmuştur.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tanık beyanlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin herhangi bir hakaretinin bulunmadığı, Yargıtay HGK kararları uyarınca kötü temenni kapsamındaki söylemlerinin fesih sebebi olamayacağını, müvekkiline özellikle istifa ettirmek için farklı davranıldığını, müvekkilinin ısrarla görevlerini yapmadığına dair de hiçbir delil olmadığını, iş akdinin davalı işvence haksız ve bildirimsiz feshinden dolayı davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının doğduğunu beyanla mahkeme kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık; iş akdinin davalı işveren tarafından haklı nedenle feshedilip edilmediğine, davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının doğup doğmadığına ilişkindir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyiniyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmış olup; II-b maddesi "İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması", II-h maddesi "İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi" hükmünü içermektedir.

Davalı işveren tarafından davacı aleyhine keşide edilen iş akdinin feshine ilişkin Ankara 2. Noterliği' nin 01.03.2019 tarih ve ... yevmiye sayılı İhtarnamede; davacının yapmakla ödevli olduğu görevleri tarafına hatırlatılması ve uyarılmasına rağmen yapmamakta ısrar ettiği, bu hususta işveren vekili ile tartıştığı ve işveren vekiline şeref ve haysiyet kırıcı nitelikte hakarette bulunduğu, bu yönde defalarca sözlü olarak uyarıldığı ve bu konuda 12.01.2019 tarihli tutanak ve 14.01.2019 tarihli savunma, 25.02.2019 tarihli tutanak ve 26.02.2019 tarihli savuma vermekten imtina ettiğine dair tutanak da göz önüne alınarak, iş akdinin 01.03.2019 tarihi itibariyle İş Kanununun 25. maddesinin 2. fıkrasının b ve h bendi uyarınca haklı nedenle derhal feshedildiğinin bildirildiği; davacı tarafından davalı aleyhine keşide edilen Yenimahalle 1. Noterliği'nin 05.03.2019 tarih ve ... yevmiye sayılı cevabi ihtarnamede; davalı tarafından gönderilen 01.03.2019 tarihli ihtarnamedeki beyanları davacının kabul etmediğini, iş yeri vekili ve kurumdaki bazı çalışanların sürekli olarak iş yerinde kendisine mobbing uyguladığını, mobbing uygulayarak iş sözleşmesini feshetmeye zorladıklarını, 25.02.2019 tarihinde herhangi bir tutanak tutulmadığını, kendisine tebliğ edilmediğini, savunma istenilmediğini, dolayısıyla savunma vermekten imtina etmediğini belirttiği görülmüştür.

Davalı işveren her ne kadar davacının iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-b ve 25/II-h maddeleri gereğince haklı nedenlerle feshedildiğini savunmuş ise de; davacı hakkında düzenlenen tutanak içerikleri ve yargılama sırasında dinlenen husumetsiz davacı tanık beyanları dosya kapsamıyla birlikte değerlendirildiğinde; davacının haklı fesih boyutunda eyleminin varlığının ispatlanamadığı, mahkeme kararında dayanılan "Allah belanızı versin, çocuğunuzdan çıkarsın" şeklindeki sözler de beddua olup hakaret niteliğinde olmadığı gibi işverenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle feshin haklı nedene dayanmadığı değerlendirilmiştir. Bu durumda davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep hakkının doğduğu anlaşılmakla davanın kabulü gerekirken mahkemece davanın reddine ilişkin hüküm kurulması hatalı bulunmuştur.

Yargılama sırasında düzenlenen 09/11/2020 tarihli Bilirkişi Raporu ile; davacının brüt ... TL kıdem tazminatı ve brüt ... TL ihbar tazminatı alacağı bulunduğu tespit edilmiş, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu anlaşılmış olup, izah edilen nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebi kabul edilip mahkeme kararı kaldırılarak, işbu bilirkişi raporu doğrultusunda dava ve ıslah dilekçesindeki talepler dikkate alınarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

A)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353-(1) b) 2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,

Davanın KABULÜ ile;

1-Brüt ... TL kıdem tazminatı alacağının akdin feshi tarihi olan 01/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

2-Brüt ... TL ihbar tazminatı alacağının ... TL'sinin dava tarihi olan 17/06/2019 tarihinden, bakiyesinin ıslah tarihi olan 16/12/2020 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

3-Yasal kesintilerin infaz sırasında dikkate alınmasına,

4-Alınması gereken ... TL ilam harcından davacı tarafça ödenen toplam ... TL harcın mahsubu ile bakiye ... TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,

5-Davacı tarafça ödenen toplam ... TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen miktar dikkate alınarak takdir edilen ... TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

7-Davacı tarafından yapılan toplam ... TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,

9-Arabuluculuk ücreti olan ... TL'nin davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,

10-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatıran taraflara iadesine,

B)Davacının yatırdığı ... TL istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,

C)Davacının yaptığı ... TL istinaf yargılama gideri ile yatırdığı ... TL istinaf başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan gider avansının davacıya iadesine,

D)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

E)6100 sayılı Kanun’un 359-(4) maddesi gereğince kararın tebliği, 302/5. maddesi gereği ise harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,

Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 9. maddesi yollamasıyla 6100 sayılı Kanun’un 362/1 (a) maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere 24/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


İşçinin Bedduasının Haklı Fesih Nedeni Olmadığı (İstinaf Kararı)

Comments


bottom of page