top of page

Aradığınız yazıyı bulamamanız veya hata alınması halinde arama kısmını kullanarak ulaşabilirsiniz.

Yazarın fotoğrafıAvukat Feyzullah Altaş

Sermaye Şirketlerinde Sermaye Koyma Borcu ve Şirket Giderleri (Örnek Çalışma)

Güncelleme tarihi: 23 Şub 2021

Bu yazımızda sermaye şirketlerinden anonim şirket örneğinde sermaye koyma borcu ve şirket giderlerine ilişkin yaptığımız bir çalışma örneğini paylaşıyoruz.





D A V A Ö N C E S İ

H A Z I R L I K Ç A L I Ş M A S I




A. OLAY VE OLGULAR

1. Başvurucu şirket …AŞ. olarak, şirket eski hissedarlarından ...’ın sermaye koyma borcunun ödemediğini, yine eski ortaklardan ...’ın ortağı bulunduğu dönemlere ilişkin şirket giderlerini hissesi oranında ödemediğini beyan etmiştir.

2. Başvurucu şirket, ...’a … tarihinde noter kanalıyla ihtarname çekmiş ve tebliğ edilmiştir.

3. Akabinde ..., … tarihinde Ankara ….Noterliği … yevmiye nolu Pay Devri Sözleşmesi ile 360 olan tüm payını ...’a devretmiştir.

4. ... şirketin kurucularından olup, tüm payını …..a devretmiştir.

5. Başvuru şirket ... ve ... yönünden ayrı ayrı olarak sermaye koyma borcundan ve yapılan şirket giderlerinden sorumlu tutulup tutulamayacaklarını ve bu nedenle ... ve ... hakkında icra takibi yapılıp yapılamayacağını, dava durumunda risk durum değerlendirilmesi yapılmasını talep etmiştir.


B. İLGİLİ HUKUK

I. Şirket Esas Sözleşmesi ve Ticaret Sicil Gazetesi Kayıtları

1. Başvurucu şirketin … tarihinde tescil edilen esas sözleşmesi incelendiğinde kurucu ortakların ve sermaye paylarının şu şekilde olduğu görülmüştür:

“220 hisseye karşılık 220.000-TL …

115 hisseye karşılık 115.000-TL …..

115 hisseye karşılık 115.000-TL ...

25 hisseye karşılık 25.000-TL ….

25 hisseye karşılık 25.000-TL ….

Tarafından muvazaadan ari olarak taahhüt edilmiştir. Şirket sermayesinin ¼’ü tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde kalanı ise yönetim kurulu tarafından alınacak karara göre peşin veya taksitle 3 yıl içinde … tarihinde ödenir.”

2. …. tarihli ticaret sicil gazetesinde ilanına istinaden sermaye payının azaltılması yoluna gidildiği ve neticeten yeni paylarının aşağıdaki şekilde olduğu belirlenmiştir:

“1600 hisseye karşılık 80.000-TL ….

920 hisseye karşılık 46.000-TL ….

920 hisseye karşılık 46.000-TL ...

200 hisseye karşılık 10.000-TL ….

200 hisseye karşılık 10.000-TL ….

160 hisseye karşılık 8.000-TL …’a ait olup,

önceki sermayenin tamamı ödenmiştir.”

3. … tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan ilana bakıldığında pay devri gerçekleştiği görülmüştür. Buna göre yeni pay durumu şu şekilde gerçekleşmiştir:

“1640 hisseye karşılık 82.000-TL ...

1600 hisseye karşılık 80.000-TL …

200 hisseye karşılık 10.000-TL …

200 hisseye karşılık 10.000-TL …

360 hisseye karşılık 18000-TL ...,

Hisseler ortaklar tarafından tamamen taahhüt edilmiş ve tamamı nakden ödenmiştir.”

4. … tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yer alan ilana bakıldığında pay devri gerçekleştiği görülmüştür. Buna göre yeni pay durumu şu şekilde gerçekleşmiştir:

“1640 hisseye karşılık 82.000-TL ….

1600 hisseye karşılık 80.000-TL …

200 hisseye karşılık 10.000-TL …

200 hisseye karşılık 10.000-TL …

360 hisseye karşılık 18000-TL ...,

Hisseler ortaklar tarafından tamamen taahhüt edilmiş ve tamamı nakden ödenmiştir.”

5. Şirket esas sözleşmesinde pay devrine ilişkin 7. Maddesi:

“Hissedarlar hisse senetlerini satmak istedikleri takdirde bu devir ancak yönetim kurulu kararı ile işlemin pay defterine yazılması ile hüküm ifade eder. Yönetim kurulu sebep göstermeden pay devrine onaylamayabilir.”


II. Türk Ticaret Kanunu (Anonim Şirket)

MADDE 376- (1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunar.

(2) Son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona erer.

MADDE 482- (1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle yükümlüdür.

MADDE 490- (1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.

MADDE 492- (1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir.

MADDE 494- (1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır.

(2) Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.

(3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.

MADDE 501- (1) Bedeli tamamen ödenmemiş bulunan nama yazılı bir payı iktisap eden kimse, pay defterine kaydedilmekle şirkete karşı geri kalan pay bedelini ödemekle yükümlü olur.

(2) Şirketin kurulması veya esas sermayenin artırılması sırasında iştirak taahhüdünde bulunan kimse, payını başkasına devrettiği takdirde, bedelin henüz ödenmemiş olan kısmı kendisinden istenemez; meğerki, şirketin kuruluşu veya esas sermayenin artırılması tarihinden itibaren iki yıl içinde şirket iflas etmiş ve payı iktisap eden kimse paydan doğan haklardan yoksun bırakılmış olsun.

(3) Payını devreden kimse ikinci fıkra hükmüne tabi değilse, iktisap edenin pay defterine kaydedilmesiyle borçlarından kurtulmuş olur.


III. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 376 ncı Maddesinin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ

Sermayenin tamamlanması

“MADDE 9 – (1) Sermayenin tamamlanması, bilânço açıklarının ortakların tamamı veya bazı ortaklar tarafından kapatılmasıdır. Kanuni yedek akçelerin yitirilen kısımlarının tamamlanmasına gerek yoktur. Sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde her ortak zarar sebebiyle karşılıksız kalan tutarı kapatacak miktarda parayı vermekle yükümlüdür. Her ortak, payı oranında tamamlamaya katılabilir ve verdiğini geri alamaz. Bu yükümlülük, sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde olmayıp karşılıksızdır. Ayrıca yapılan ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak nitelendirilmez.”


C. YARGITAY KARARLARINDA BENZER DAVALAR

1. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2014/12175 E. , 2014/19106 K.

“Dava, anonim şirket sermaye koyma borcundan kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece 41.000 TL ödemeye ilişkin olarak davacı şirket defterlerinde kayıt bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa, davacı taraf 100.000 TL sermaye koyma borcunun 46.000 TL kısmının banka havalesi yoluyla ödendiğini, davalının bakiye 54.000 TL borcu olduğunu ileri sürerek işbu davayı açmış, davalı taraf ise tüp bebek uzmanı olduğunu, dava dışı Eğitim Sağlık Kültür Derneği'nin işlettiği tıp merkezinde bila bedel çalıştığını, anılan dernek ile davacı şirket arasında protokol düzenlendiğini, buna göre tıp merkezinin gelirlerinin % 90 kısmının davacı şirkete verileceğini, davalının sermaye koyma borcunu buradaki çalışma ücreti ile ödediğini, bu kapsamda 41.000 TL ücret alacağının sermaye borcu olarak davacı şirket yönetim kurulu başkanına para makbuzu ile verildiğini savunmuş, bu savunmasını ispat zımmında davacı ile Eğitim Sağlık Kültür Derneği arasındaki 01.03.2004 tarihli protokole, dernek başkanı Tarafından düzenlenen 41.000 TL davalının alacağı (hissesine devredeceği) ücretler isimli belgeye, yine davacı şirket yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanan 41.000 TL tutarlı para makbuzuna dayanmış, anılan belgeler incelendiğinde gerçekten de davalının tıp merkezindeki çalışmalarından ötürü tahakkuk eden 41.000 TL alacağın karşılıklı mutabakatla sermaye koyma borcu yerine kabul edildiği anlaşılmıştır.”

2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/7506 E. , 2018/1358 K.

“Mahkemece Dairemiz tarafından verilen bozma kararına uyularak, davalının sermaye koyma borcunun 54.000,00 TL olduğu, tıp merkezindeki çalışmalarından ötürü tahakkuk eden 41.000,00 TL alacağın karşılıklı mutabakatla sermaye koyma borcu yerine kabul edildiği, bakiye olarak 13.000,00 TL borcu bulunduğu gerekçesiyle takibe itirazın kısmen iptaline, takibin 13.000,00 TL asıl alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili için devamına, alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.”

3. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2017/5051 E. , 2018/732 K.

“Davacının paylarının devredildiği davalı ... devir sözleşmesinin tarafı olup, devir bedelinin sözleşmede öngörülenden daha yüksek kararlaştırıldığı iddiasının davalı ... yönünden davacı tarafından yazılı delile ispat edilmesi gerektiği, davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değil ise de noterde yapılan devir işlemi neticesinde devir bedelinin, davacının, dava dışı şirkete sermaye koyma borcu davalı ... tarafından ödenmek suretiyle yerine getirildiği savunulduğuna göre, bu konuda davacının şirkete sermaye koyma borcu bulunup bulunmadığı, şirkete yapılan ödemenin davacının borcunu sona erdirip erdirmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken devir sözleşmesinde belirlenen devir bedeli yönünden yazılı gerekçelerle davanın reddi doğru görülmemiş, bu nedenlerle kararın bozulması..”

4. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/8890 E. , 2017/4969 K.

“Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına esasen mahkemenin uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu yönündeki gerekçesi yerinde olmayıp, 818 sayılı BK'nın 126/4 maddesi uyarınca ticari olsun ya da olmasın, bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar 5 yıllık zamanaşımına tabi olmakla birlikte..”

D. DOKTRİNDE YER ALAN GÖRÜŞLER

1. Sevi, Ali Murat, Anonim Ortaklıkta Payın Devri Ankara 2012, 294 vd.

“Bedeli hiç ödenmemiş veya kısmen ödenmiş çıplak payın devrinin hukuki niteliği bedelinin tamamı ödenmiş çıplak payın devrinden farklıdır. Zira, bedelinin tamamı ödenmiş pay tali yükümleri bir yana bırakacak olursak, pay sahibi açısından her hangi bir malvarlıksal borç içermemekte dolayısıyla sahip olduğu alacak hakkı niteliğindeki haklarından ötürü devri yukarıda açıklandığı üzere alacağın temliki hükümlerine göre gerçekleşir. Ancak bedeli tam olarak ödenmemiş pay için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Çünkü bedeli tam ödenmemiş pay, pay sahibi dışından malvarlıksal borç niteliğindeki taahhüt edilen pay bedelinin ödenmesi borcunu içerir. Anonim ortaklıklarda pay sahibinin asli borcu, taahhüt ettiği payların karşılığını oluşturan edimin ifasıdır. Bu kural hem nakdi hem de ayni sermaye taahhüdü için geçerlidir. Pay sahiplerinin taahhüt ettikleri payların karşılığını oluşturan edimi ifa etme borçları, ortaklık dışında da bir alacak hakkı teşkil eder. Bu durumda, karşılığı tamamen ödenmemiş bir payın devri devralan kişi açısından bir borç yüklenmesi niteliğine sahip olacağından ötürü devir işleminin borcun üstlenilmesi hükümleri uyarınca, yani bir iç üstlenme sözleşmesi ve alacaklı konumundaki anonim ortaklığın onayı alınmak sureti ile yapılması gereklidir. İç üstlenme sözleşmesinin tabi olduğu şekil şartı hakkında hiç bir hüküm öngörülmemiştir. Bu sebepten ötürü, hukukumuzda hakim olan şekil serbestisi ilkesi uyarınca tarafların söz konusu nakil sözleşmesini herhangi bir özel şekle bağlı olmaksızın sözlü, yazılı veya resmi şekilde yapabilme hususunda serbest oldukları düşünülebilir. Ancak pay, sadece kendisine bağlanan borçların değil aynı zamanda hakların da kaynağını teşkil eder. Alacak haklarının devrinin alacağın devri hükümlerine tabi kılındığı düşünülecek olursa, taahhüt edilen payın karşılığını ödeme borcunun yanında, ortaklık haklarını da içeren bedeli tam ödenmemiş payın devri işleminin de yazılı şekilde yapılması zorunluluğu söz konusudur. Dolayısıyla bedeli tam olarak ödenmemiş çıplak payın devri yazılı bir devir beyanı ile birlikte anonim ortaklığın onayının alınması ile gerçekleşir. Anonim ortaklık adına devir işlemine onay vermeye eğer ana sözleşmede farklı bir düzenleme bulunmuyorsa yönetim kurulu yetkilidir.”


E. DEĞERLENDİRME

I. ... yönünden

1. ...’ın şirketin kurucularından olmadığı, payını … yılında iktisap ettiği, bu anlamda şirkete doğrudan sermaye koyma borcunun bulunmadığı gibi iktisap etmiş olduğu paylar yönünden de sermaye koyma borcunun bulunmadığı değerlendirilmektedir. Zira, yapılan pay devirlerinin Ticaret Sicilinde yer alan açıklamalarında sermayenin tamamının nakden ödendiği belirtilmiştir.

2. ...’ın iktisap ettiği payların sermaye borcu ödenmemiş olduğu iddiasında ise, TTK 501. Madde uyarınca devraldığında sorumluluğu bulunmakla birlikte, ...’ın da … yılında payını devrettiği görüldüğünden sermaye koyma borcunun yeni ortak ...’a devredilmiş kabul edilecektir.

3. Ticaret Sicil Gazetesinde ...’ın son yapmış olduğu devre ilişkin bir ilan bulunmamakta olup, yapılan görüşmeler neticesinde Yönetim Kurulu kararının alındığı ve pay defterine işlendiği bildirilmiştir. (… tarihli telefon görüşmesi)

4. Yönetim Kurulu kararı alınmış ve pay defterine işlenmişse, esas sözleşme ve Türk Ticaret Kanununda yer alan pay devri şartları gerçekleşmiş olup, ticaret sicil gazetesine ilan bildirim niteliğinde olup, pay devri gerçekleşmiştir. (Yargıtay kararları)

5. Pay devrinin gerçekleşmediği yönünde yani herhangi bir yönetim kurulu kararı olmaması ve pay defterine işlenmemiş olması ve ilk sermaye payının ödenmediği iddiası durumunda devir geçerli olmama durumu nedeniyle ... yönünden sermaye koyma borcunu talep edilme ihtimali olabilecektir. Yine bu ihtimalde de şirkete devir bildirimi yapılmadığı düşünülmüştür. (TTK 494/3) Ancak belirtilen şartlarının tümünün bir arada bulunması gereklidir.

6. ...’ın şirket giderlerine ilişkin sorumluluğu ise ... bölümünde incelenecek olup, aynı usule tabi olması nedeniyle burada ayrıntılı açıklama yapılmamıştır.

II. ... yönünden

1. ... şirketteki ortaklığı kuruluştan başlayarak …’e kadar devam etmiş ve bu tarihte payını devrederek ortaklıktan ayrılmıştır. Esas sermaye koyma borcuna ilişkin bir bilgi verilmemiş olup, ihtarname örneğinde böyle bir borç olmadığı görülmektedir.

2. Geçen sürede şirketin yapılan giderlerinin istenip istenemeyeceği yine esas sözleşme ve TTK hükümlerine göre incelenecektir.

3. Burada şirketin toplam zararının esas sermaye tutarının yarısı veya üçte ikisi gibi bir durum gözlenmediğinden, zararın öncelikle sermayeden karşılanması gerekmektedir. Bu anlamda da sermayenin yetersiz kalması halinde yukarıda yer alan tebliğ hükmü uyarınca bu sermaye payının ortaklarca ödenerek karşılanması gereklidir. Ödemenin her ortağın payı oranında yapılabileceği belirtilmiştir.

4. Yine burada da ...’ın payını … yılında devretmesi nedeniyle, ortağı olduğu dönemdeki zararların kendisinden istenebilmesi mümkün görünmemektedir. Zira, payını devreden ortak tüm hak ve borçları ile devretmektedir.

5. ... yönünden de aynı şekilde, şirket giderleri ortaklığı devam etmesi halinde istenebileceği; ortaklığın devam etmediği kanaatine varılması halinde istenemeyeceği değerlendirilmiştir.


F. USUL HÜKÜMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

I. Zamanaşımı

Türk Borçlar Kanunu 147.maddesinin 4’ün fıkrasına göre bahsi geçen alacaklara ilişkin zamanaşımı süresi 5 yıldır.

“Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:

4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar”

24. ... ve ...’ın alacaklarına ilişkin olarak zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğu değerlendirildiğinde ...’ın borcunun istenebildiği düşünüldüğünde dahi 5 yıllık zamanaşımı süresinin de geçmiş olduğu değerlendirilmektedir. ... yönünden ise yine istenebildiği iddia edildiğinde dahi ortaklıktan çıktığı 2015 yılına göre kısmen zamanaşımına uğramış görünmektedir.

II. Arabuluculuk

Yeni getirilen düzenleme ile ticari işlere ilişkin açılacak davalarda arabuluculuğa başvuru zorunludur. Bu nedenle bahsi geçen hususlara ilişkin doğrudan icra takibi yapılabilmekle birlikte, dava durumunda öncelikle arabuluculuğa başvuru şartı vardır.

III. Yetkili ve Görevli Mercii

Uyuşmazlık ticari olması nedeniyle ve şirket merkezi ile ortakların Ankara’da bulunduğu gözetildiğinde yetkili mercilerin Ankara İcra Dairesi ve Ankara Ticaret Mahkemeleri olduğu açıktır.


G. SONUÇ

Başvurucunun sermaye payı ve giderler açısından alacak talebinin alacağın istenmesi ve zamanaşımı yönlerinden RİSKLİ OLDUĞU,

a) İcra Takibi ve Olası İtirazın İptali Davası Açma Halinde Risk Durumu

I. ... yönünden

-İcra takibi yapılması halinde ... için alacak miktarının işleyen faiz gözetildiğinde …. lirayı bulduğu, bunun icra başlangıç masrafının yaklaşık … lira tutacağı, itiraz halinde takibin duracağı ve 1 yıl içinde dava açılması gerektiği,

-... yönünden dava açılması ve olası reddedilme ihtimalinde yaklaşık … -TL harç ve gider avansı, …-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam … -TL ile karşılaşılabileceği,

II. ... yönünden

- ... yönünden ise temerrüt oluşmadığından yaklaşık …-TL gibi bir açılış masrafının olacağı, itiraz halinde takibin duracağı ve 1 yıl içinde dava açılması gerektiği,

- ... yönünden dava açılması ve olası reddedilme ihtimalinde yaklaşık … -TL harç ve gider avansı, ….-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam … -TL ile karşılaşılabileceği,

b) Doğrudan Arabuluculuk ve Dava Açılması Halinde Risk Durumu

-Arabuluculuğa başvuru ücretsiz olup, devamında dava açılması halinde kısmi dava açılabileceğinden, her iki dava için ayrı ayrı olmak üzere; ….-TL gibi bir dava açılış masrafı olabileceği, davada aleyhe sonuç alınması halinde …-TL vekalet ücreti olmak üzere toplam …-TL gibi masrafla karşılaşılabileceği,

Yetkili ve görevli merciin her iki taraf yönünden Ankara İcra Ve Mahkemeleri Olduğu,

Değerlendirilmiştir.


Sermaye Şirketlerinde Sermaye Koyma Borcu ve Şirket Giderleri (Örnek Çalışma)

Commenti


bottom of page